Sarı bir t-shirt iken bir sabah uyandığımda kendimi "sarı bez" olarak buldum.
Sahibime , sevgilisinin sevgililer günü hediyesi olarak Paris'teki ünlü bir markadan aldığı t-shirt düm esasında.Tek gayem hayatının en güzel anlarında onun üzerinde olabilmekti. Amma velakin hayaller Paris hayatlar Bağcılar. Hatun beni "sarı bez" olmaya layık gördü. Neymiş efendim, çok ucuzmusum. "Paraya kıyıp şöyle dört karatlik pırlanta yüzük alamamış sevgili bozuntusu." Buna da eyvallah diyip hayatımı sarı bez olarak nasıl idame ettirebilirim? Diye düşünmeye başladım.
Bir pazar sabahiydi , sahip izinliydi. Annesi olacak temizlik budalası kadın o gün yine bize geldi. Yok efendim neymiş evi bok götürüyormus, bu dağınıklık bir kadına hiç yakışıyor muymuş ... saydı da saydı. Neyse ki o dırdırın arasında sahip kahvaltı hazirladi da kadın yemekten konuşamadı. Onlar kahvaltı ededursun ben banyo dolabında inzivaya çekildim ; derin düşüncelere daldım. Derken o sıska , temizlik budalası, dirdirci kadın pis pis sırıtarak beni indigim derinlikten çekti çıkardı. Ne oluyoruz? Demeye kalmadan "lorke lorke lorke lorke" diye halay çeke çeke salona gitti. Beni caaaart diye ortadan ikiye ayırdı . Bir parçami temizlik moduna giren saçı uzun aklı kısa kızına verdi...
Sen Paris'tek çık Istanbul'a gel ; Nişantaşı, Bebek, Cihangir varken Bağcılar'da ikamet et . Sarı bez olmaya bile razı gelmişken " lorke lorke lorke lorke" diye halay cekerken sallayacaklari halay mendilinden başka da bir şey olma.
Hayattaki Şansım !